Giriş

Mevlid, Hz. Peygamber’e (s.a.v) duyulan muhabbetin irfân geleneğimize yansımasının nâdîde örneklerinden biridir. Dinî sosyal hayat, kültür, edebiyat ve mûsikî tarihinde VIII. asırdan itibaren var olan mevlid, İslâm medeniyetinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Anadolu’da günümüzde de devam eden mevlid yazma ve okuma geleneği özellikle Osmanlı döneminde zirveye ulaşmıştır. Öyle ki Türkçe, Arapça, Farsça, Zazaca, Kürtçe, Boşnakça, Arnavutça, Çerkesçe, Tatarca… gibi daha nice dillerde mevlidler yazılmış ve hemen her vesileyle okunmuştur. Mevlid’in ehemmiyetini ve İslâm milletleri içerisinde bu denli özen gösterilmesini anlamak için Süleyman Çelebi Efendi’nin (ö. 1422) eserine verdiği isme bakmamız yeterlidir: Vesîlet’ün-necât yani Kurtuluş Vesilesi, Yolu. İşte hem müellifin hem okuyanın hem okutanın hem de dinleyenin kurtuluşuna vesile olması maksadıyla çok sayıda mevlid yazılmış, bestelenmiş ve okunmuştur. Mevlid’in milletin imanını selâmete çıkarmak ve Hz. Peygamber’e (s.a.v) ittibâyı tesis etmekteki fonksiyonunu görmek amacıyla öncelikle Anadolu’ya ve Balkanlara bakmak gerekir. Zira Süleyman Çelebi Efendi’nin mevlidi yaygınlık kazanmakla beraber yöresel olarak yazılan ve icra edilen çok sayıda mevlid manzumeleri bulunmaktadır. Bu gaye ile tahminen 1930 yılında yazılmış, müellifi tarafından bestelenmiş ve yöre halkının uzun yıllardır okuyageldiği mevlidlerden birisi de Konya ili Doğanhisar ilçesinde şöhret bulan Mevlid-i Efdal’dir. 1869 yılında doğmuş ve 1939 yılında Konya’da vefat etmiş olan Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin yazmış olduğu mevlidin yine kendisi tarafından bestelenmiş olması önem arzetmektedir.

Yazımızda Doğanhisarî Mevlidi diye de bilinen Mevlid-i Efdal’i, hakkında yapılan araştırmalardan hareketle, tanıtmaya çalışacağız. Bu bağlamda Prof. Dr. Hüseyin Akpınar, altı yıl süren titiz çalışması neticesinde besteli okunuşundan yola çıkarak mevlidi derleyerek notaya almış, örnek olması açısından giriş ve dua kısımlarını albüme okumuş, makale ve kitap halinde ilgililerin istifadesine sunmuştur. Yazımız Akpınar’ın “Besteli Mevlid-i Efdal” başlıklı makalesi ve Mevlid-i Efdal/Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin Besteli Mevlid ve İlâhîleri isimli kitabı esas alınarak hazırlanmıştır.

Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin Hayatı

Muhammed İzzeddin Doğanhisârî’nin (ö. 1357/1939) tam künyesi, Muhammed İzzeddin Ebû Sa’îd İbn-i Muhammed ed-Doğanhisârî el-Ezherî’dir. Doğanhisar’da Hacı İzzet Hoca olarak tanınmaktadır. 1869 yılında Konya’nın Doğanhisar ilçesinde dünyaya gelmiştir. Muhammed İzzeddîn Doğanhisârî’nin babası İzzet Efendi, annesi Nazife Hanım’dır. Muhammed İzzeddin’in çocukluğu Doğanhisar’da geçmiştir. İlk eğitimini babasından almış, beş yaşındayken hafızlığını ikmal etmiş ve Doğanhisar’da Tokluoğlu Medresesi’nde okumuştur. Sonra Konya’da Zaferiye (Aladağ) Medresesi’nde müftü Ahmed Rüşdi bin Muhammedü’l-Aladağî’den tefsir, hadis ve fıkıh okumuş, daha sonra İstanbul’da Âtıf Efendi Medresesi’nde Muhammed Âtıf bin Abdurrahmân Nâfizü’l-İstanbulî ve Râmûzü’l-Ehâdîs müellifi Ahmed Ziyâeddin bin Mustafa el-Gümüşhânevî’den (ö. 1893) dersler almıştır. Bu eğitiminin neticesinde hatiplik beratı ile Doğanhisar Ulu Camiî’nde hatiplik yapmıştır.1901 yılında, 32 yaşında iken, ilim tahsili için Şam’a gitmiştir. Şam’da El-Nahda Medresesi’nden 1908 yılında mezun olmuştur. Kahire’de El-Ezher Üniversitesi İslâm’a Davet Fakültesi’nde 1908 yılında başladığı eğitiminden 1913 yılında, 44 yaşında, mezun olmuştur. Muhammed İzzeddin Efendi, ayrıca Ezher Üniversitesi Kurra Fakültesi’nde bir yıl makam, ses eğitimi dersleri almıştır. Burada görmüş olduğu bir yıllık eğitim içinde temel müzik kurallarını da öğrenmiştir.

Muhammed İzzeddin Efendi, 1916 yılına kadar kaldığı Ezher Üniversitesi’nde çeşitli hocalardan özel dersler de almıştır. Burada Şeyhü’l-Arab lakabını almıştır. Yazdığı kasîde ve ilâhîlerde bu lakabının yanı sıra “Muhaddis, Doğanhisârî, Şeyh-i İz, Müderris, Ebu Said ve Ezherî” mahlaslarını da kullanmıştır.

Muhammed İzzeddin Efendi, Doğanhisar’a döndüğünde Hisar Medresesi’ni kurarak burada müderrislik, aynı zamanda Ulu Cami’de de fahri hatiplik yapmıştır. Hisar Medresesi’nde Doğanhisar ve çevresinden birçok talebe yetiştirmiştir. Şöhreti Doğanhisar’ı aşarak geniş bir coğrafyaya uzanmıştır. Ancak I. Dünya savaşı sonrasında siyasî ve sosyal çalkantılar sebebiyle insanlar Muhammed İzzeddin Doğanhisârî’nin ilminden yeterince istifade edememişlerdir.

Doğanhisar’ın manevî mimarlarından, âlim ve fazıl bir kişi olan Muhammed İzzeddin Efendi, Hz. Peygamberin (s.a.v.) sünnet-i seniyesini tatbike çalışmış, insanlara ve özellikle gençlere İslam’ı anlatmıştır. Başta Kur’ân-ı Kerîm öğrenme ve okumanın, Arapça ezan icrasının, medreselerin kapatılmasıyla her türlü dinî eğitim ve öğretimin yasaklandığı bir dönemde özellikle gençlere ve çocuklara Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliği olmak üzere iman ve İslâm’ın şartlarını, İslâm akâid ve ahlâkını, muâmelât ve her türlü dinî bilgi, görgü ve kültürü öğretmek için mevlid, kaside ve ilâhîler yazmıştır. Bu sebeple İzzet Hoca mevlid merâsimlerini fırsat bilmiş, mevlid bahirleri ve kasideler arasında Kur’ân-ı Kerim okuyarak ve okuduğunu tercüme ve tefsir ederek dinleyenleri bilgilendirmiştir. Muhammed İzzeddîn Doğanhisârî, yazdığı mevlid ve kasideleri el yazısıyla yazıp çoğaltarak çocuklara dağıtmış ve okunuşunu onlara öğretmiştir. Mevlid, yörede ilgiyle karşılanmış, severek ezberlenmiş ve okunmuştur.

Muhammed İzzeddîn Doğanhisârî, 1939 yılında yakalandığı kuşpalazı hastalığının tedavisi için geldiği Konya’da 70 yaşında vefat etmiştir. Kabri, Üçler Mezarlığı’nda Veyis Efendi’nin hemen güney tarafında ve Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu Efendi’nin kabrinin de doğusunda, ayakucundadır

Mevlid-i Efdal

Mevlid türüne özel bir önem veren, “Mevlid Şairi” unvanına layık Muhammed İzzeddin Doğanhisârî, Kur’an-ı Kerim, hadis-i şerifler ve siyer kitaplarını kaynak alan, sahih ve muteber bilgilere dayanan dört mevlid yazdığını belirtmektedir. Bu mevlidler; A’zamu’n-Niam, Ekmelü’n-Niam, Efdalu’n-Niam ve Ecmelü’n-Niam’dır. Mevlidler kısaca, Etval, Ekmel, Efdal ve Ecmel şeklinde isimlendirilebilir.

Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin üçüncü mevlidi, Mevlid-i Efdal’dir. Mevlid-i Efdal’in Doğanhisarî tarafından 1930 yılında yazıldığı tahmin edilmektedir. Mevlid-i Efdal, muhtasar olup 70 beyittir. Bu mevlidin tam ismi şöyledir: “Efdalu’n-Niam ale’l-Âlem bi Mevlid-i Seyyidi beni Âdem Seyyidinâ Muhammed (s.a.v.) nazame’l-muhaddis İzzet Doğanhisarî. (Sâlisu mevâlidihi’l-erbaa).”

Mevlid-i Efdal’in orijinal Osmanlı Türkçesi nüshasının baş tarafında şu bilgiler yer almaktadır:

“Mevlid-i Efdal, Konya dâhilinde Doğanhisar kasabasında Hisar Medresesi müderrisi, 10 sene Ezher mücavirlerinden (komşularından) Şeyhü’l-Arab denilmekle müştehir (meşhur), muhaddis İzzeddin Doğanhisarî manzumesi ve dört mevlidin üçüncüsüdür. Doğanhisar kasabasında cümlesi bir ağızdan mevlid okuyan kırk kızın beşincisi, hâfız Osman Efendi kerimesi (kızı) Aişe Hanım Efendi.”

Mevlid-i Efdal, bir giriş ve dört bölümden (fasıldan) oluşmaktadır. Mukaddimetü’l-Mevlid (Mevlide Giriş), Besmele ile başlamaktadır ve 13 beyitten oluşmaktadır. Öncelikle Allah’ın varlığı ve birliğinden bahseden Mukaddimetü’l-Mevlid, bir yönüyle “Tevhid Bahri” olarak nitelendirilebilir.

Diğer bölümlerde işlenen konulara bakıldığında Fasl-ı Evvel (Birinci Fasıl), “Nûr Bahri”; Fasl-ı Sâni (İkinci Fasıl) ise kısaca “Veladet Bahri” olarak değerlendirilebilir. İkinci Fasıl’ın sonuna doğru Peygamberimiz’in (s.a.v) dünyayı şereflendirmelerine hürmeten ayağa kalkılıp tekrar oturulduktan sonra Doğanhisarî’ye ait Hârikâtiyye Kasidesi (Bu Muhammed Mustafa) okunmaktadır. Mezkûr ilâhînin “Bu Muhammed Mustafa” nakaratının mevlid merasimine katılan cemaat tarafından koro şeklinde okunduğu ifade edilmektedir

Fasl-ı Râbi’ (Dördüncü Fasıl), Peygamberimiz’in (s.a.v) yaşadığı bazı tarihî olaylar ve nübüvvetinin ilanı ile İslâm’ın zuhûru hakkındadır.

Duâün Fî Âhiri’l-Mevlid (Mevlidin Sonundaki Dua), Şeyhi’l-Arab lakaplı, Muhaddis İzzeddîn el-Doğanhisârî el-Ezherî tarafından yazılmış bir dua kısmıdır.

Mevlid-i Efdal’de yer almadığı halde icra esnasında fasıllar arasında okunan bir salavât vardır. Uşşâk makamındaki bu salavât koro halinde üç defa okunmaktadır.

Doğanhisar’da mevlid merasimlerinde Mevlid-i Efdal okunup bittikten sonra adet olduğu üzere şerbet dağıtılmaya başlayınca “Şerbet İlâhîsi” okunmaktadır.

Bir mukaddime, dört fasıl ve bir dua bölümünden oluşan Mevlid-i Efdal’in mukaddime ve dört faslı, Aksak Semâî (10/8) usûlünde, Duâün Fî Âhiri’l-Mevlid ise Aksak (9/8) usûlünde ölçülmüş olup mevlidin tamamı uşşâk makamındadır. Mevlidin bölümleri arasında okunan salavât-ı şerîfe de uşşâk makamında, güfte ve beste açısından anonim olup sofyan (4/4) usûlündedir. “Veladet Bahri” olarak değerlendirilen ikinci faslın sonuna doğru Peygamberimiz’in (s.a.v) dünyayı şereflendirmesine hürmeten ayağa kalkıp tekrar oturulduktan sonra okunan Hârikatiyye Kasîdesi, “Bu Muhammed Mustafa” adıyla bilinmekte olup hüseynî makamında ve sofyan (4/4) usûlündedir.

Prof. Dr. Hüseyin Akpınar tarafından hazırlanan Mevlid-i Efdal/
Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin Besteli Mevlid ve İlâhîleri
isimli kitap kapağı (2020)

Mevlid-i Efdal, yazıldığı zamandan günümüze kadar Doğanhisar ve çevre köylerde icra edilmeye devam etmektedir.

Sonuç

Osmanlı döneminden günümüze Anadolu’da yüz yıllardır mevlid yazma ve okuma geleneği devam etmektedir.İslâm âlimleri ve mutasavvıf şairlerin mevlid yazmalarının birinci sebebi, Hz. Peygamber’in (s.a.v) şefaatine mazhar olmaktır. Diğer bir sebep de mevlid ile insanlara bilgi aktarmak, mesaj sunmak ve dinî eğitim vermektir. Süleyman Çelebi’nin yazdığı Vesîletü’n-Necât’ın kendisi ve başka mûsikîşinâslar tarafından bestelendiği ifade edilirken başka “Besteli Mevlid”lerin olduğu da bilinmektedir. Bu “Besteli Mevlid”lerden biri de Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin yazmış olduğu Mevlid-i Efdal’dir.

İslâmî ilimlerin birçoğunda, bilhassa hadis alanında derin bir bilgiye sahip olan Doğanhisarî’nin Mısır’da Ezher Medresesi’nde okurken mûsikî ilmi alanında da eğitim aldığı tahmin edilmektedir. Bu bağlamda yazdığı Mevlid-i Efdal adlı mevlid manzumesini belli bir makam ve usûl/ritim ile bestelemiş olması konuya önem kazandırmaktadır. Konya’nın Doğanhisar ilçesindeki Hisar Medresesi’nde müderrislik yapmış olan Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin mevlid manzumesi yazmasının ve besteleyip okumasının sebebi, dönemin şartları içerisinde yetişkinlere, gençlere ve çocuklara Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliği olmak üzere iman ve İslâm’ın şartlarını, İslâm akâid ve ahlâkını, muâmelât ve her türlü dinî bilgiyi öğretmek istemesidir.

Mevlid-i Efdal hakkında altı yıl süren ciddi bir çalışmaya imza atan Prof. Dr. Hüseyin Akpınar, çalışmasının Dinî mûsikî kapsamında yapıldığını ve odak noktasını alan araştırması, röportaj ve derlemelerin oluşturduğunu ifade etmektedir. Bu çerçevede elde edilen görüntü ve ses kayıtları, bilgi ve belgeler değerlendirilerek deşifre edilmiş, notaya alınmış ve yazılı hale dönüştürülmüştür. Mevlid, mevlid fasılları arasında okunan ilâhî ve kasîdeler, mevlid haricinde İzzettin Doğanhisarî’nin kendine ait besteleri ve onun güftelerine Prof. Dr. Hüseyin Akpınar tarafından yapılan besteler bir ses albümünde toplanmıştır.

Kaynakça

Hüseyin Akpınar, Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin Mevlid ve İlâhîleri (Albüm), Konya 2015. Hüseyin Akpınar, “Besteli Mevlid-i Efdal”, İSTEM Dergisi, Yıl: 18, Sayı: 35, Konya 2020. Hüseyin Akpınar, Mevlid-i Efdal/Muhammed İzzeddin Doğanhisarî’nin Besteli Mevlid ve İlâhîleri, Manolya Yayınları, Konya 2020.