Prof. Dr. Suat KIYAK

Oruç var oruçtan içeri…

Ruhun orucu; ihtiraslı olmamak, uzun emeli terk etmek, kanaatkâr olmaktır.

Aklın orucu; hevâ ve hevese aykırı hareket etmek, akl-ı maaşdan öteye geçmek, akl-ı selimi umursamaktır.

Kalbin orucu; dünyayı, evhamı, vesvese ve kötü fikirleri oraya sokmamaktır.

Hayalatın orucu; kötü ve kötülüğü hayal perdesine yansıtmamaktır.

Nefsin orucu; yeme, içme ve harama karşı perhizkâr olmaktır.

Gözün orucu; uygunsuz, münasebetsiz ve alakasıza bakmamak, tecessüsü terk etmektir.

Kulağın orucu; işitmeniz gerekmeyen lakırdıya kulak kabartmamaktır.

Dilin orucu; kem, kötü söz ve yalan söylememek, dedikodudan uzak durmak, söz taşımamaktır.

Ağızın orucu; haramı ağıza almamaktır.

Elin orucu; kendine ait olmayana el uzatmamak, eliyle hiç bir mahluka zarar vermemektir.

Ayağın orucu; kötülük işlenen yerlere, şerrin cirit attığı ortamlara adım atmamaktır.

İhtirasın orucu; uzun emeli terk ile kanaatkâr olmak, paylaşmanın huzurunu yaşamaktır.

Kelamın orucu; gerekmeyeni söylememek, nefesi boşa tüketmemektir.

Âlimin orucu; ilmini şer gayesi ile serd etmemek ve kıymetini bilmeyene veya bilgiyi kötü amaçla kullanacak olana öğretmemektir.

Dünyalığa oruç; cimriliği terk ve infaktır, müsrifliğe düçar olmadan itidal ve iktisadi orta yolu tutmaktır.

Oruç, insanoğlunda egoyu zayıflatmasıyla yukarıda özetlenmiş olan oruç hâllerini tezahür ettiren ve arınmayı sağlayan manevî bir ibadettir…

Orucun, içimizdeki iyi “insan”ı (ortaya çıkartması) daha ileriye doğru taşımaya vesile olması niyazı ile..

Analiz:Yumuşak karın ve operasyonlar…

Yumuşak karnı olan toplumlar manuplasyonlara ve operasyonlara açık olurlar…

Unutulmamalıdır ki; su uyur düşman uyumaz…

İçeriden ve/veya dışarıdan toplumu kışkırtmak içün pusuda olup, fırsat kollayanlar ve onlara müsait zemin hazırlamak isteyenler hep var olmuştur…buna karşı uyanık ve tedbirli olmak, ehl-i hak ve akl-ı selim her yurttaşın aslî vazifesidir, öyle olmalıdır…

Zaman, günübirlik ve kısa vadeli hesaplarla, eyyamı kurtarma hesapları ile hareket etme zamanı değildir…

Dış destekli toplum mühendisliği faaliyetlerine dair manuplatif araçlar hassas dönemlerde devreye alınıyor…

Bilhassa kitle iletişim araçları ve sosyal medya üzerinden milletin arasına nifak sokmaya çalışan muhitlerin ve onların kuklacılarının hareketleri dikkatlice izlenmeli, (subliminal ve) kışkırtıcı- kutuplaştırıcı satır arası mesajları, dikkatle takip edilmeli, bu odaklar ve destekçileri için ne gerekiyorsa yapılmalıdır…

Yine yapay zeka algoritmaları ile sosyal medyayı propaganda makinası ve kışkırtma mecrası olarak kullanan odaklara ve psiko-sosyal harekâtlara karşı teyakkuzda olma ve tedbir alma zamanıdır.

Bilhassa yumuşak karınları kaşımak isteyen ipi dışarıda STK’lar, vakıflar, provokatörler, kalemşörler, yanıltıcı haberler, etki ajanları ve e-hesaplara karşı uyanık olunmalı tedbirler alınmalıdır..

Biliyoruz ki, yüzyıllardır yakın-uzak coğrafyalardaki küresel güçlerin gözü, dünyanın kalbi mesabesindeki ülkemizdedir…

Dünyayı etkisine almış ekonomik sıkıntılar ile ülkemizdeki depremin ağır yükü ve travmasının oluşturduğu şartların, toplumda infial yaratma heveslilerinin iştâhını kabartacak vasatı oluşturmasına da fırsat verilmemelidir…

Kritik ve hassas bir devranda olduğumuz unutulmamalı, huzur ortamının devamlılığı, birlik ve dirliğin sürdürebilir olması, devletin bekâsı, azîz milletin istiklâl ve istikbâli açısından çok ama çok önemlidir…

Vesselâm…